Hideo Kojima şüphesiz ki oyun endüstrisinin en önde gelen isimlerinden biri. Yaptığı oyunlarla sık sık gündem olan ve olacağından da emin olduğumuz isimlerden biri olan Kojima, her dâhide olduğu gibi oldukça sıra dışı bir hikâyeye sahip.
Metal Gear Solid serisi, Silent Hill P.T. ve Death Stranding gibi oyun dünyasında büyük ses getirmiş yapımların yaratıcısı olan Kojima’nın, oyun dünyasına katkıları kaçınılmaz bir gerçek. Oyunlarını âdeta bir film edasyıla yapan ve bugün oyun dünyasında efsanevi bir isim hâline geldi.
Yer yer sansasyonel olaylar yaşayan ve gizemli tweet’leri ile ilgi konusu Kojima, pek çok kişinin bilmediği hayat hikâyesine sahip.
Kojima’nın sinema tutkusu çok eskilere dayanıyor desek yalan olmaz.
Death Stranding oyunundan bir kare.
1963 yılında Tokyo’da doğan Kojima, küçüklüğünden itibaren klasik filmler izleyerek büyüdü. Ailesiyle birlikte yaptıkları film geceleri, Kojima’nın hayal dünyasını genişleten şeylerden biri oldu.10 yaşına bastığında, hayatının dönüm noktası denilebilecek bir şey yaşandı.
Ailesi, Kojima’nın tek başına sinemaya gidebilmesi için bir “film raporu” yazma zorunluluğu koydu. Bu deneyim, onun kendi hikâyelerini anlatma arzusunu tetikledi ve film yönetmeni olma hedefinin ilk kıvılcımlarını ateşlemişti.
Ancak maalesef ki çok genç yaşta babasını kaybetti ve hayat onu derin bir yalnızlık duygusuyla baş başa bıraktı. Kendisi o kadar yalnızlaşmıştı ki çocukluk yıllarında bu durumun üstesinden gelebilmek için sürekli televizyon açtığını söylemiş.
Bonus bilgi: Kendisi şu an bu yaşında bile yalnız kalmamak için televizyon açtığını söylüyor.
Babasının ölümünden sonra annesi çalışmak zorunda kaldığı için daha da yalnızlaşmıştı.
Bu süreçte sinema onun en büyük dostu oldu. Hayatı, zorluklarla dolu olsa da içindeki yaratıcı ateşi asla sönmedi; aksine bu hayaline daha da çok tutundu. Arkadaşlarıyla birlikte, bulduğu 8mm’lik bir kamerayla zombi filmleri çekmeye çalıştı. Ancak Japonya’da sinemayla ilgili bir kariyer o dönemlerde neredeyse imkânsızdı.
Bu olanaksızlıklardan dolayı ilgisi olmayan bir alanda okumak zorunda kaldı. Üniversitede ekonomi eğitimi almasına rağmen boş zamanlarında hikâyeler yazmaktan hiç vazgeçmedi. Yazdığı hikâyeleri dergilere gönderdi ama hiçbiri yayımlanmadı.
Madem sinema sektörüne giremiyorum, o zaman ben de oyun sektöründe hikâyeler yaratırım diyen Kojima’nın oyun sektörüne girişi bile filmler yüzünden olmuş.
Nintendo Entertainment System (Famicom)
Üniversite 4. sınıftayken Famicom ile tanışan Kojima, oynadığı bir oyundan o kadar çok etkilendi ki oyun tasarımcısı olmaya karar verdi. Oynadığı oyun Shigeru Miyamoto’nun yaratmış olduğu Super Mario Bros.’tu. Kendisi hâla Super Mario Bros.’tan oyun dünyasının Big Bang’i (Büyük Patlama) diye bahsediyor.
Aslında bu sektör, Kojima’nın istediği şeyden çok da uzakta değildi. Çünkü sonuçta evren tasarlayıp hayalindeki işi farklı bir mecrada icra edebilecekti. Annesi, verdiği bu karar karşısında Kojima’dan desteğini asla eksik etmedi.
Penguen Adventure (1986)
O zamanlar daha oyun meslek terimlerinin bile oturmadığı hatta olmadığı bir dönemde, adını duyurmuş tek oyun şirketi olan Konami’ye başvurdu. Aslında daha çok Famicom’u geliştirmek ve arcade oyunları yapmak isteyen Kojima, Konami tarafından MSX birimine tasarımcı ve planlama müdürü olarak atandı.
Teknik bilgisi neredeyse hiç olmamasına rağmen; kararlı, istikrarlı ve çalışkan olması Konami yetkililerinin dikkatini çekti ve bu istikrarı “Penguen Adventure” adlı oyunun yönetmen asistanlığına atanmasına vesile oldu. Yer aldığı bu oyun çok ses getirmedi fakat oyun rol yapma ve alternatif sonlar gibi yenilikçi özelliklere sahipti.
Yaptığı oyuna eklediği özellikler sonrası Konami’nin daha da dikkatini çeken Kojima, kendi oyununu yapmak için fırsat elde etti fakat bu proje Konami tarafından reddedildi.
Bilinenlere göre aksiyon odaklı bu oyun, Titanik gemisinde “Maskeli Savaşçı” adlı bir kadın karakterin gözünden anlatılan bir hikâyeye sahipti. “Lost Warld” adlı bu proje, MSX için fazla karmaşık olması sebebiyle hayata geçemedi.
Bu olay sonrası Kojima, iş arkadaşları tarafından dalga konusu bile oldu ve gerçekten çok büyük bir hayal kırıklığı yaşadı. Bu yarım kalan efsane hâlâ birçok oyuncunun gönlünde yankılanan bir hayal olarak yaşamaya devam ediyor.
Metal Gear (1987)
Aksiyon oyunlarının popüler olduğu bir dönemde Konami de askeri temalı bir aksiyon oyunu projesi üzerinde çalışıyordu ama projede teknik sıkıntılar vardı. Oyunun aksiyon odaklı yapısı, o dönemdeki teknoloji karşısında yetersiz kalıyordu. Kojima’nın başlangıçta zorlayıcı görünen bir projeyi devralması, oyun serüvenindeki dönüm noktası oldu.
The Great Escape filmindeki Steve McQueen’in Nazilerden gizlenerek kaçmaya çalıştığı sahneden etkilenerek Metal Gear’ı yarattı. Bu oyun, oyuncuları sadece aksiyonla büyülemedi ayrıca farklı bir deneyim sunarak gizlilik oyunlarının da öncüsü oldu.
Metal Gear 2: Solid Snake (1990)
Normalde bu serinin devam edileceğinden haberi olmayan Kojima, tren yolcuğu esnasında iş arkadaşı tarafından oyunun yapım aşamasında olduğunu öğrenmiş. Ne kadar komik değil mi? Bir oyuna başlıyorsunuz ve deyim yerindeyse sizden gizli saklı iş yapıyorlar.
Tren yolculuğu esnasında çok hırslandığını düşündüğümüz Kojima, trende oyunun taslağını çıkartmış ve yolculuktan sonra yaptığı ilk iş Konami’ye gitmek olmuş. Konami’den onay aldıktan sonra Metal Gear’ın 2. serisi olan Solid Snake’i yapmaya bu şekilde başlamış.
Metal Gear 2’den sonra büyük bir başarı yakalayan Kojima, 3. devam oyunu yaparak serinin ismini direkt Metal Gear Solid olarak planlamış. Bunun sebebi ise bizce epey mantıklı; insanlar neden ilk 2 oyunu oynamadan 3. oyunu oynamayı seçsinler ki düşüncesiyle hareket eden Kojima, böyle bir radikal karar almış.
Metal Gear Solid (1998)
Gerek filmleri aratmayacak hikâye anlatımı, ilk kez 3 boyutlu oyuna geçilmesi, seslendirmen kullanımı ve öne çıkan gizlilik unsurlarıyla oyun dünyasının en başarılı yapımlarından biri oldu. O yüzden herhangi bir oyuncuya Hideo Kojima’yı sorsanız: “O bir efsane” yanıtını almanız oldukça yüksek bir ihtimal.
Böyle başarılı bir yapımdan sonra Kojima’dan çok etkilenen diğer oyun şirketleri, bu tarz oyunlar çıkartarak âdeta piyasanın şahlanmasına sebebiyet verdi. Bundan sonra serinin devam oyunları da başarı konusunda hiç hız kesmedi ve bulunduğu sektörde her sene ses getirmeye devam etti.
Bunca başarılı oyunun ardından maalesef ki Konami ile olan süreci pek de iyi gitmedi.
Kojima, Metal Gear Solid serisine yeni oyunlar kazandırmak için çaba sarf etti ve şirketin en üst noktalarına yükseldi. Ancak geliştirme araçları ve projelerdeki maliyet artışıyla Konami ile ilişkisi daha da gerildi. Del Toro ile olan iş birliği, Silent Hill P.T.’yi yaratma yolunda başladı ve Kojima, oyunlarının yanı sıra film endüstrisine de ilgi gösterdi.
Konami’nin mobil oyunlara yöneldiği bir dönemde, sanatsal çalışmalarının şirketin odak noktası olamayacağını fark ederek ayrılık noktasına geldi. Bu gerginlik, Kojima’nın Silent Hill projesinin iptal edilmesiyle ve Metal Gear Solid V’in tamamlanması ardından şirketten kovulmasıyla sonlandı.
Kojima, Konami’den ayrıldıktan sonra kendi stüdyosu Kojima Productions’ı kurdu.
Bu stüdyo altında Death Stranding’i yarattı. Oyun, oyuncuları rekabettten ziyade birbirine yardım etmeye teşvik eden bir yapıya sahipti. Hollywood yıldızları; Norman Reedus, Mads Mikkelsen ve Lea Seydoux gibi isimlerin katılımıyla ve gizemli yapısıyla büyük ilgi çekti.
Ancak oyunun çıkışı karışık eleştirilere neden oldu. Bazıları oyunun benzersiz mekaniklerini ve ince detaylarını takdir ederken, bazıları oyunun temel yapısını ve hikâyesini anlamakta zorlandı. Buna rağmen, 2020’de PC’ye taşınmasının ardından PlayStation 5 için geliştirilmiş bir Director’s Cut sürümü çıktı.
Dünyaca Ünlü Oyun Yapımcısı Hideo Kojima, Türk Yönetmen Fatih Akın ile Görüştü: Yoksa…
Kendisi Death Stranding 2’yi ne zaman çıkaracak bilinmez ancak serinin filminin geleceği Kojima tarafından duyurulmuştu. 60’ında olmasına rağmen hâlâ bu sektöre gönül vermesi ve katkıda bulanabilmesi, oyuncu kitlesi için büyük bir nimet. Umarız ki Death Stranding filminin yönetmenliğini kendisi üstlenir.