Palworld, oyun camiasında en çok konuşulan oyunlar arasında kendine yer edinmeyi başarmıştı. Oyuncu topluluğunu ikiye bölen oyun, bazı oyuncular tarafından Pokémon çakması olarak görülürken bazıları ise oyunun kendine has tarzı olduğunu savunuyordu. Peki tartışma yaratan oyun, nasıl bir geliştirme sürecine sahipti hiç merak ettiniz mi? Cevabı sürprizlerle dolu!
Çıkış yaptığı günden bu yana tam 6 milyondan fazla kopya satmayı başaran Palworld, 1,8 milyon eş zamanlı oyuncuyla âdeta rekor kırmıştı. Oynanışı, hikâyesi ve karakterleriyle pek çok tartışmanın fitilini ateşleyen oyun, en az kendisi kadar ilginç bir hikâyeye sahip.
Lafı daha fazla uzatmadan gelin hemen hikâyeye giriş yapalım, zira okurken çok şaşıracaksınız.
Pocket Pair oyun şirketinin CEO’su Takuro Mizobe, 2014 yılında bir kripto borsası kurmadan önce JPMorgan Securities’te çalışmış.
Kriptoda biraz para kazandıktan sonra bağımsız oyun işine girişmek isteyen Mizobe, kazandığı parayla 2015 yılının Nisan ayında Pocket Pair şirketini kurdu.
Palword’ü geliştirmek istedi ancak yalnızca 4 çalışanı ve 10.000 doları vardı. Çalışan dediğimize bakmayın, pek çoğu oyun geliştirme işinde deneyimi olmayan kişilerdi.
Stüdyo, buna rağmen oyunu geliştirmeye devam etmek istedi ve oyunun bu kadar patlayacağını hiç düşünmemişti. Başlangıç aşamasında, Pocketpair’in kurucusu Mizobe’nin bir canavar modeli yaratması tam 1 ay sürdü. Mizobe, bunlardan 100 tane yapmak istemişti ancak proje için bir bütçe oluşturmak pek de mümkün olamadı.
Palworld’ün geliştirilmesi zorluklarla doluydu.
Ekip üyeleri, Pal karakterlerinin animasyonlarının oluşturulmasına yardımcı olacak donanımların nasıl inşa edileceği gibi temel becerileri bilmiyordu. Mizobe, dosya yönetimi gibi diğer iş süreçlerini “karmaşa” olarak tanımlamıştı.
Alacağı zaman göz önüne alındığında, ekipte nadir bulunan deneyimli bir oyun geliştiricisi projeyle ilgilendiğini ancak yalnızca Unreal Engine’de nasıl çalışılacağını bildiğini ifade etmişti. Ekip, sırf bu yüzden geliştirme sürecini Unity’den Unreal Engine’e taşıma kararı aldı ve oyunu neredeyse sıfırdan inşa etti.
Hatta ekibin sürüm kontrolü bile yoktu. Ekip, dosyaları bir “USB yığınına” kaydediyor ve işleri bittiğinde bunları ana yapıyla birleştiriyordu. Yani anlayacağınız, şirket aslında o kadar amatörce çalışıyordu ki yine de geliştirme sürecinde pes etmediler.
Pal’lerin ellerine silah verme fikrinin çıkış noktası ise epey ilginç…
Kendilerinin oyunun tutacağına karşı pek bir inancı yoktu ama sırf belki tutar diye Amerikan oyuncu kitlesini oyuna çekmek için Pal’lerin eline silah eklemeye karar verdiler.
Çünkü Mizobe’ye göre küresel başarıya ulaşmak için Amerikalıları da işin içine dahil etmesi gerekiyordu. Amerikalıların en sevdiği şeyin silahlar olmadığını bilmeyen yoktur diye düşünüyoruz.
Hatta Mizobe bu durumu “Amerikalılar bir şeyleri vurmayı sever.” olarak açıklamış. Gülsek mi, kızsak mı bilemedik ama doğruluk payı taşıdığı kesin.
Ayrıca kendisi geçmişte “Başlangıçta devasa bir yeraltı dünyasına ve uzayda yaşayabilme özelliğine sahip olmayı düşündük ancak şimdilik bunlardan vazgeçme kararı aldık.” demiş. Kim bilir belki ileride görürüz.
Bu meme’i bırakmadan gitmek olmazdı. Zira Palworld’ü anlatan en iyi görsellerden biri. 🙂
Sizlerin Palworld’ü deneme şansınız oldu mu? Yorumlarda deneyimlerinizi paylaşmayı unutmayın.